Kullanarak
Sorunu sor hemen cevaplansın.
kullanarak teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- by use of
- by means of
- by using
Örnek Cümle:
He broke the machine by using it incorrectly.
-O, yanlış kullanarak makineyi bozdu.
Örnek Cümle:
You can pour the liquid by using a funnel.
-Bir huni kullanarak sıvıyı doldurabilirsin.
- using
Örnek Cümle:
He broke the machine by using it incorrectly.
-O, yanlış kullanarak makineyi bozdu.
Örnek Cümle:
By using Tatoeba one learns languages.
-Bir insan Tatoeba'yı kullanarak dil öğrenir.
- exploiting
Örnek Cümle:
Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts.
-Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır
- kullan
- {f} using
You should try to form the habit of using your dictionaries.
-Sözlüklerini kullanma alışkanlığı oluşturmaya gayret etmelisin.
I've quit using French with you.
-Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım.
- kullan
- {f} used
You used a condom for birth control, right?
-Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?
The gym is used for the ceremony.
-Spor salonu, tören için kullanıldı.
- sözleri ters anlam kullanarak kuvvetlendirme
- oxymoron
- bisiklet kullanarak gitmek
- bicycle
- disket kullanarak
- (Bilgisayar) floppy">(Bilgisayar) floppy
- kullan
- utilize
I want you to utilize that object.
-O nesneyi kullanmanı istiyorum.
Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
-Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
- kullan
- used to
I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.
-Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum.
It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
-O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
- kullan
- {f} ply
- kullan
- make use of
Next time I switch jobs, I need work that will let me make use of the experience I've gained up to now.
-Gelecek sefer iş değiştireceğim. Benim şu ana kadar kazandığım deneyimi kullanmama izin verecek işe ihtiyacım var.
You should make use of this chance.
-Bu şansı kullanmalısınız.
- kullan
- {f} use
Windows is the most used operating system in the world.
-Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
You used a condom for birth control, right?
-Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?
- kullan
- {f} exploit
The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.
-Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.
Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts.
-Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır
- kullan
- get round
- kullan
- got round
- kullan
- {f} exploiting
Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts.
-Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır
- kullan
- wield
Sami was wielding a knife.
-Sami bir bıçak kullanıyordu.
Do you know how to wield an épée?
-Epeyi nasıl kullanacağını biliyor musun?
- kullan
- (Bilgisayar) play
Do you usually use a pick when you play the guitar?
-Gitar çaldığında bir mızrap kullanıyor musun?
Notice how the player uses his elbows.
-Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.
- askerleri kullanarak yapılan zulüm
- dragonnade
- bunu kullanarak başlat
- (Bilgisayar) start up using
- formu kullanarak veriyi süz
- (Bilgisayar) filter data using your form
- hayal gücünü kullanarak
- by every stretch of the imagination
- modem kullanarak çevirme
- (Bilgisayar) modem dial-up
- oksijen kullanarak yaşayan
- (Askeri) aerobic">(Askeri) aerobic
- zor kullanarak
- at the point of the bayonet
- zor kullanarak
- by violence
- zor kullanarak
- by force
- şiddet kullanarak sorgulama
- third degree
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.